hallacı mansur hikayesi ne demek?

Hallacı Mansur, 858 yılında İran'ın İsfahan kentinde doğmuş Sufi bir şair ve filozoftur. İslam tasavvufu geleneği içinde önemli bir yeri vardır. Müslümanlığı derin bir düşünce işleyişine sokan Hallac-ı Mansur, tasavvufun en önemli isimlerinden biridir.

Hallac-ı Mansur'un en önemli eseri "Divan-ı Hikmet"tir. Tasavvufun ana teması olan "fena" kavramını işlemiştir. "Fena" kavramı, kendisini yok etmek, birliğe ulaşmak anlamına gelir. Sufi yolu bu şekilde kendini arındırmak, öz benliğini kaybetmek, Tanrıyla birleşmek amacındadır.

Hallac-ı Mansur'un tasavvuf anlayışı, halk tarafından yanlış anlaşılmış ve uygulamaları "vahşi" olarak nitelendirilmiştir. İslam dini açısından, kendisinin "Anal Hak" yani "Ben Tanrıyım" sözleri, din adamları tarafından "küfür" olarak değerlendirilmiştir. Bunun üzerine, Abbasi Halifesi Muktedir, Hallac-ı Mansur'u tutuklatarak, işkence edilmesine karar vermiştir.

Hallac-ı Mansur, işkence gördüğü halde, "Ben Tanrıyım" sözünü yineleyerek, hayatını kaybetmiştir. Yaşamı boyunca insanların eserlerinde gördüğü, fani olma sevgisinden sadece Tanrı ile birleşme arzusu besleyen Hallac-ı Mansur, ölümünden sonra ise insanlarda bir aydınlanma sağlamıştır.